İslâm dîni, -daha önce de geçtiği gibi-, hem akîde, hem de şeriattır. Nitekim daha önce İslâm'ın bazı konularına değinmiş ve hükümlerinin temeli sayılan rükünlerini zikretmiştik.
İslâm akîdesine gelince, esasları şunlardır: Allah Teâlâ'ya, O'nun meleklerine, kitaplarına, elçilerine, âhiret gününe, kaderin hayır ve şerrine îmân etmektir.
Nitekim bu esaslara, Allah Teâlâ'nın kitabı Kur'an-ı Kerîm ile elçisi Muhammed -sallallahu aleyhi ve sellem-'in sünneti delâlet etmiştir.
Örneğin Allah Teâlâ, kitabında şöyle buyurmuştur:
"Allah katında,(namazda iken Allah’ın emri olmadan) doğu veya batıya yönelmeniz iyilik değildir. Fakat iyiliğin her türlüsü, o kimsenin yapmış olduğu iyiliktir ki, Allah’a, âhiret gününe, meleklere, kitaplara ve nebilere îmân eder..."
Allah Teâlâ kader hakkında ise şöyle buyurmuştur:
"Muhakkak ki biz, her şeyi bir ölçüye göre yarattık. Bizim buyruğumuz, bir anlık bakış gibi, bir tek sözden başka bir şey değildir (o şeye ol deriz, o şey de hemen oluverir)."
Sünnette ise, Cebrâil -aleyhisselâm-, Nebi -sallallahu aleyhi ve sellem-'e îmân hakkında soru sorduğunda ona şöyle cevap vermişti:
"Îmân; Allah’a, meleklerine, kitaplarına, elçilerine, âhiret gününe, kaderin hayır ve şerrine îmân etmendir.”
Bakara Sûresi:177
Kamer Sûresi: 49-50